28 Ağustos 2011 Pazar

Kısa bir moLA

 Çok fazla söylenecek söz yok aslında .
Oldukça basit kısa bir mola işte, hayatta.
 Bilinmeyenin , görülmeyenin başrolde olacağı.

İşte orası olmak istediğim nokta şu zaman diliminde , ve birkaç güne olacağım kısmet ise

Değişik hikayelerin yaşanılmışlığı eklenecek pembe kaplı deftere  .

Geride kalan 8 yıl konuşulmuyacak aşkı yudumlarken kadehlerde . Sadece şimdi olucak ,sen ve ben. Yeni gelen yılın önemsiz olduğu anlar .  Herzaman öyle değilmiydi ?

Kısacası yokum buralarda bir süre. Ben yokken Şeker kız gibi hep şanslı , mutlu ve umutlu olun olur mu?


26 Ağustos 2011 Cuma

Bu gece


Hippi , ENlerin ENi



Bir fırtana gibi esip geçen bloger enlerinde sevgili Tubitos ,Lavienrose , Çeyizkız ,ve Gelinyolu gönüllerinin gördüğü güzel gözle beni mimlemişler . Öpüyorum sizi kızlar. Yaa düşündüm taşındım , bu en blog olayı kafamı karıştırdı. Ayrım yapmam öyle güçki ve liste öyle uzun ki bu sebep ile tek tek belirtmekten vazgetim :S
kısmadınız değilmi. Ama gerçekten öyle olduğunu düşünüyorum . Tüm gezindiğim bloglardan bir tutam olsa dahi ayrı ayrı tad alıyorum . Yani kocaman yüreğimle kocaman seviyorum hepinizi.( geç gelen mim için affola bayram tatil hazırlıkları , yeni yeni ciciler derken.. ) Bu arada çok çok özür dileyerek bir arkadaşım daha mimlemişti beni :( izlemekten bıkmadığın , tekrar tekrar izlediğim filmlerle ilgili , ama ben bir türlü hatırlayamıyorum. :S Elma dersem çık Armut dersem çıkma 
ELMA
 Hatırladım hatırladım sonunda ayyy kuzum affet neolurrr Ramazan sebebi ile hakikaten yarım kapasite çalışıyor beynim.
Filmlere gelince Adile Naşit , Münir Özkul , Kemal Sunal ve Şener Şen 'in oynadığı tüm eski türk filmlerini yer, zaman , farketmeden büyük bir keyifle izlerim 
Yabancı yapımlardanda çok fazla isim var aklımda lakin Brad Pitt 'in rol aldığı , Joe Black  ,Truva , Babil başta olmak üzere Karayip korsanları, Yüzükleerin Efendisi , Indiana Jones gibi fantastik filmlerede bayılırım. Aa birde Nıcolas Cage filmlerinide asla atlamam
demiştim fazlasıyla listem uzun . Film izlemeyi genel anlamda çok severim . Senide çok çok öpüyorum 

Ve En Yalnız Blogger seçiyorum kendimi 
Niçinmi ? çünkü iş sebebi ile yurtdışında 3 ay geçirecek kocam yüzünden .
Offff biraz endişeliyim :S

22 Ağustos 2011 Pazartesi

Dış kaya , Al yazmalım

Şirinmi şirin geçen haftasonu 
bol fotoğraflı bir post geliyor. Ramazan ayının verdiği rehavet tüm gücüyle üzerimde. Yinede her anını şirinledim haftasonunun.
 Ama benim şirin oyuncağım yok ve çok mutsuz oldum en kısa zamandada olması için gayret göstereceğim.
Kuzen kuzene sinemada pek bir tatlı oluyor. Lay laylalaylaylaylay  lay lay lay lay layy
Kardeşlerle geçirilen iftar sofrası ve mutlu mesud bir ben .
Günlerden pazar ve rotamız Gürsu ilçesi Dışkaya köyü.
Gitmek isyenler için belirteyim Gürsu Bursanın doğu yakasında ilçeye girdiğinizde sizi buraya "Yamaç paraşütü alanı" adı altında tabelalar götürüyor. Bulmak çok kolay.
Bursa Nasıl yanıyor sıcak mı sıcak .


Gittiğimiz köy adından da anlaşılacağı üzere kayalık bir bölge olduğu için geçim kaynaklarını hayvancılıktan elde ediyorlar. Ve dolayısıyla yol boyunca sürülerle karşılaştık. 
 Ve köy en eski osmanlı köylerinden biri olup tarihi 700 yıla dayanıyor.

Ne yaptıklarına dair hiç bir fikrim yok .? (küçük camlı evin sahibi ve zamanla yarıştığımız dönüş yolu )


Evler , pencereler , kapılar öyle küçük ki şaşa kaldım . Yol üzerinde kimseyle karşılaşamadık . Ramazan ve gün ortası olmasından dolayı sanırım .


Geçenlerde twitterda bahsetmiştim . Dizi çekimleriyle ilgili olarak teklifi değerlendiremeyen eşim ve arkadaşlarından . sonra birden apor topar çağırınca anca konuk oyuncu olabildik:)

Ve çekim alanına kuş bakışı 


Hesapta motocross yarışı ve festival alanı havası vermeye çalışmışlar . Hiç bu kadar renk cümbüşüne sahip bir yarışa şahitlik etmedim . böyleside ayrı bir keyifliymiş .

Bunlarda hediyelik eşya  standları . Ve trafik bağırır "çarşafa gel çarşafa "hahhaaa çarşafın nesine gelelim . 

Reklam olmaması adına uydururulan isimler .
Husaberg yerine ;Fuzzberg

 TMF yerine ; TMBF


Bildiğin bir çeşit işkence 3. günleri o kıyafetlerle güneş tepede , kavrulmuşlar. Gittiğimizde düşme sahnesi çekiliyordu . Doğru olanı yakalamak için sanıyorum 15 . filan düşüşten sonra sıkılıp göletin kenarına  , onların hazırladığı iskeleye indik .
Yazık onlara durmaksızın pistte tur atıyorlar filan . Eşim kaçırdığı 
için çok mutlu oldu . Eminim en fazla 3 saat dayanabilirdi. 3 gün onun için imkansız.

Herşey set için olsada , gerçekmiş gibi tadını çıkaran biz olduk :)
Saatler geçip açlık tavan yapınca , kendimi iskelede uzanmış bir elimle suyun serinliğine, gözlerimde manzaranın güzelliğine kaptırmış buldum .
 Bunlarda son zamanlarda bileklik takma alıştırmaları yapan birinin ilk cicileri .
 Penti de ne ilginç şeyler varmış . Daha yeni keşfediyorum. 


Birde minik zilleriyle çıngırdamalarına bayıldım.


Bir dıysa dıy :) yakında atölyemania da  (Forma girene kadar bol tişört çalışmalarına devam :(  )

Tıpkı eski günlerdeki gibi 

Acaba burda hangi sahne çekildi ?
Çok sempatik ama .

Ve akşam olmak üzeredir . Ve hala düşme sahnesi çekilememiştir:S
Korkunç birşey yahuu. 
Bizde iftara yetişmek adına alanı terkeyledik.

Armut bahçelerinin arasından akan yollar

Gürsu ovası Bursanın içinde kalmış en verimli ovadır. Şeftali , armut , elma gibi çeşitli meyva ve seralarda yetişen sebzelerle doludur. Ve semt pazar tezgahlarının birçoğunda "Gürsudan ......" yazar. 

 Uludağın karşı açısından tepelere ve kayaların arasında gizlenmiş yerleşimlere.
Aslında yamaç paraşütü yapılan alanada gitmeyi planlıyorduk fakat vaktimiz yetmedi. 
Onun için şöyle bir plan yaptık. Tabiki ben atlamayacağım öncelikle onu söyleyim . Alanın orda birde kamp alana bulunmakta. Önümüzdeki ay 1 gece bungalovlarda konaklamıyı düşünüyoruz , havalar iyice serinlemeden .

 Hey kızlar biliyorum mimler birikti.
Ama miğdem beynime derki;" kapa kapa o şartelide kapa minumumda çalış " o sebeb ile an yakın zamanda diyorum ve seviyorum sizi.

16 Ağustos 2011 Salı

Açılışımıza bekleriz .


Ve Atölyenin kapıları açıldı.
Mini bir kokteyl ve müzikler eşliğinde .
keyifli alışverişler

O mu? Bu mu?


Sonsuzluğu ufuklar götürdü.
Yarattığım dünyaların içinde daraldım.
Kararsızlık bir an sürdü.
Başlangıçla bitiş ortasında ben kaldım,
Çırılçıplak.

Aydınlığı bulutlar götürdü.

Yıldızlara doğru yol aldım.
Kararsızlık bir an sürdü.
Varanlarla duranların ortasında ben kaldım,
Çırılçıplak.

Özdemir ASAF
Aslında söylenecek çok şey vardı . Sakin ve huzurlu geçmiş bir hafta sonu , gündemdeki üzücü ve sinir bozucu bir çok olay , tepkilerim.
Ve kullanamadığım sağ tarafımın tutukluğu.
Ve bu tutukluğun sebebiyet verdiği kararsızlık anları.
İşgöremez raporumla kandırmaya çalıştığım sevgilimin elinden yediğim fıstıklar.
Yemek deyince açlıkla boğuşan izleyemediğim çocuklar. 
Ben ise öylece tutulmuş bu noktada dururken büyük dalgalarla akıp giden zaman , durdurmak istediğim.
Ve birgün iyilik meleği,
birgün diş perisi olan , 
bir ben

13 Ağustos 2011 Cumartesi

Sütlü Kıtırcık

Geçenlerde tamda tatlı krizi vakti gelmiş iken Sevgili Arzu kadayıf muhallebi filan bişiler yazdı . Kocaman turtamı yemiş bitirmiş ve yeni bir arayış içindeydim . Kadayıfı genelde Ramazanlarda sütlü halini pek severim . 
Dedimki Arzuya '' Anlat bana biraz nasıl bişi bu ''
Cevabı çok kısa oldu "1 kat muhallebi sonrasında kavrulmuş kadayıf tekrar muhallebi" 
 Şu uydurmasyonlara meyilli fikrim kendi çapımda bişiler yaptı. 
Daha öncede yediğimi anımsadığım taddan farklı bir boyuta ulaştım :)
Biraz yediklerinizde tane ağzınıza gelsin , kıtır kıtır olsun diyorsanız ,misal Kafkasın meşhur balbadem pastası , karamelli dondurma , kadayıf dolması gibi, Bu tarifide deneyin derim .
Ölçülerde Elifçe oldu biraz yani göz kararı ama yinede bardak ve kaşığa vurmaya çalışıcam .
Şimdiden iyi kıtırdatmalar.
Malzemeler:
250 gr kadayıf 
1,5 çay bardağı şeker
1 çorba kaşığı dolu dolu tereyağ
1 büyük avuç el yordamıyla kırılmış ceviz iri parçalı yani 
Kreması;
Bu krema benim hep cebimde gezer :D hertürlü tatlı için uygundur kendisi.
2,5 su bardağı süt
2 çorba kaşığı tepeleme un
6 silme çorba kaşığı şeker

100 gr margarin yahut tereyağı

1 paket vanilya.

Hazırlanışı;
Kadayıfı koyu sarı olana kadar tavada kızartıyoruz. Sonrasında şeker ve cevizide ilave edip miss gibi koku gelene kadar kavurmaya devam ediyoruz. Ocaktan almadan tereyağınıda ilave ediyoruz. Tepsiye sermeden ılık olması gerekiyor çünkü kalıp şeklinde kalıyor tavada.

Sıra geldi kremaya . Margarin ve vanilya hariç tüm malzemeyi tencereye koyup karıştırıyoruz. Muhallebi kıvamına gelmek üzereyken yağımızı , ocaktan almadan vanilyayıya ilave ediyoruz. .
Ben 28 cm 28 cm kare bir kap kullanmayı tercih ettim . 
Kremamız çok az oluyor korkmayın yanlışlık yok devam .Kabın alt zeminini kaplıyacak kadar krema döküyoruz. 1 mm kalınlığında anca oluyor. Sonrasında soğutuyoruz. soğuduktan sonra kavrulmuş kadayıfın hepsini ince tabakanın üzerine seriyoruz. Son olarakta Kalan azıcık kremayı sos edasında kadayıfın üzerinde gezdiriyoruz.
Ve soğumaya. Kadayıf ve karemelize olmuş şeker ağza kıtır kıtır geliyor . Ben ilk tabağımı bu şekilde yedikten sonra 2.tabağıma soğuk süt gezdirdim . Böylede ayrı bir mükemmel lezzet çıktı ortaya . Serviste ayrı bir zengin göründü . Sizde deneyin hangisini daha çok beğendiyseniz bi ara yazarsınız. (Ahududular tamamiyle görseldir bu lezzetle bağdaşıcağını pek sanmıyorum . Çekimden sonra hüpletiverdim .)
Tatlı bir hafta sonunuz olsun sevgi kıtırcıkları




Prens ve Prenses E

Prenses E için yılda bir kez düzenlenen parti günü gelmiş çatmış. Bugünü uzaklarda sabırsızlıkla bekleyen Prens E uzun sürecek yolculuğuna gecenin kör karanlığında başlamış.
 Yol boyunca tek düşüncesi onun gelişinden habersiz prensesine vereceği hediyesi olmuş. Bir türlü ona layık olanı seçemiyormuş . Anlamlı ve özel olanı. Derken aklına bir fikir gelmiş . Anılarını ve yüreğini biriktirebileceği bir fikir. Evet sonunda bulmuş ama öylesine ve sıradan olsun istemiyormuş.

 Bu çaresizliğini hisseden iyilik meleği koşmuş yardımına.

 Başlamış yüreğini konuşturmaya.

 Her bir fiyonkta iyilik ve sevgiyi bağlamış sonsuz olması için .

Ve sonunda Prens E ve Prenses E için unutulmaz bir gece yaşanmış.
Onlar ermiş muradına..


11 Ağustos 2011 Perşembe

Finfin ev elbiseleri

Finfin ev elbiselerinin doğumu ,homeofis çalışan rahatlığından da ödün vermeme  gayretleri içersinde olan birinin kafasında yanan ampüllerle gerçekleşmiştir .
 Çoğumuzun üzerimizden çıkaramayız .  Bende elbiseleri  çalışma ortamıma yansıtmaya çalışıyorum . Genelde kumaş seçimleri poplin ve penyeden yana oluyor. 
Modeli bana yıllar öncesini anımsattı sanki .

Omuzda kullandığım aksesuarı sabitlemedim ki herhangi bir daralma anında ondan rahatça kurtulayım diye .

Çizgili kumaşımdan kaldı ve ben onu çok sevdim sanıyorum bir çalışma daha yapma niyetindeyim .
 Son birkaç haftadır son derece bencillik içersinde sürekli kendim için çalışıyorum . Ve tembellik diz boyu. Beni bekleyen bir çocuk odası var ama sadece kumaşlarla trans halinde beklemedeyiz halen . Şu halı bitti ya artık sırtım yere gelmez . Kim tutar beni.

Sabah yağmur damlalarına uyandım aylar sonra ve çok mutlu oldum . Damların balkon demirlerine düşüp çıkardığı melodiyle tekrar uykuya dalmak hmmmm m çok özlemişim .
Sonra bir bahane uydurup , giydim parmak arası terlikleri , dolaşıp azda olsa ıslanma zevkine nail oldum .

Yağmurla ilgili biliyorum ki çok fazla söz ve tını var . Hepsini ayrı ayrı seviyorum ama bunu bir başka sanki .

Geri gelen sevgilere..
Sessizce silinen kibirlere...





(Video korkunç kusura kalmayın )
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...