UYARI !!!
Bol fotoğraflı , ot kokulu bir post içerir.
Çocukluğum küçük , taşlı bir sokakta geçti .
Kapı önü renkli istoplar , saklambaç, evcilik oyunları ile . Biraz büyüyüp dünyayı keşfetmeye başladığımda dar gelmeye başlamıştı o sokaklar .
Coşkulu kutlamaların korna sesleri uzaklardan gelirdi ,bende üzülürdüm tanık olamadığıma ve şikayet ederdim cadde üstünde bir evde oturmadığımıza .
Bu şikayetlerim dilek niyetine geçmiş olmalı ki , evliliğimle birlikte bende cadde üstü yaşamın içinde buldum kendimi.
Nankörlükmü desem , ne istediğini bilmemek mi desem adını koyamadığım isyan hallerindeyim .
Şimdilerde taş sokaktan eser kalmayan ama yinede huzuru elden bırakmayan anne evine gittiğimde nekadarda aptalca buluyorum o isteği .
Uzun lafın kısası isyanım var bu sürkülasyona , egsoz dumanına , insan kalabalığa .
Öyleki pencerem açık iken ses tonumu yükselterek konuşmaya .
Dağ başında yaşamak istiyorum , tek sesin rüzgarın yaprakları okşayışının hışırtılarını taşıdığı , tek kokunun toprak ve çiçeklerin ,yeşilliğin genzimi tıkadığı .
Bırakın beni dedim Mucize Adam'a sadece güldü .